Dönmeyeceğim
Dönmedim sana,
Asla ve kat’a dönmeyeceğim…
Seninleyim zaten;
Gece gündüz seninleyim,
Niçin döneyim?
Sürekli Resim
Beni terk edip de gittiğinden beri,
Uykumda
Ve uyanınca sana açılmak üzere,
Her gece sana kapanıyor gözlerim…
Sana
Yokluğunda sana,
Her gece sana kapanıyor gözlerim,
Sabah olunca sana açılmak üzre…
Benimleydin
Küsmemeliydin bana,
Gücenmemeliydin
Dönüp de arkama bakmadığımda…
Benimleydin;
Seni de götürdüm, senden ayrıldığımda…
Olmak
Ham iken, bir zifiri karanlığa doldum.
O zifiri karanlıkta hamlıktan oldum…
Dev Dalgalar
Dayanamaz oldu
Ve yıkıldı sonunda,
Baştan sona yıkıldı dalgakıranım…
İçimdeki o azgın,
O dev dalgalar,
Dilime
Ve sayfalara vuruyor artık…
“Eleştiriye Açık Olma” Kültürü
Belirli hayati unsurlar vardır ki, bunlara yeterli ölçüde sahip olmayan toplumların çok çeşitli alanlarda ciddi ilerlemeler kaydedip, gelişmişlik standartlarını yakalayabilmeleri ve dünyada “söz sahibi toplum” statüsünde konumlanıp, bölgesel ve küresel politika ve stratejilerde “belirleyici-biçimlendirici” rol oynayabilmeleri kesinlikle olanaklı değildir. Dolayısıyla; bilimde, teknikte, enerjide, eğitimde, endüstride, ticarette, tarımda, sanatta, edebiyatta, kısacası her alanda kaydadeğer bir ilerleme sağlayıp, ideal gelişmişlik düzeyine ulaşmayı hedefleyen toplumlar, her şeyden önce ideal gelişmişliği mümkün kılan koşulları oluşturacak olan temel ve tali unsurları kendi bünyelerinde eksiksiz biçimde var etmenin yoğun çabası içinde olmalıdırlar.
Tereddütsüz biçimde emin olunması gereken şu ki, toplumların çok çeşitli alanlarda ciddi ilerlemeler kaydedip, ideal gelişmişlik düzeyine ulaşabilmeleri için gerekli olan temel unsurlardan biri de “eleştiriye açık olma” kültürüdür. Bilinmelidir ki, birey ve grupların eleştiriye tamamen ya da büyük ölçüde kapalı olduğu bir toplum modelinde, hatalar ve eksikliklere ilişkin yeterli bir farkındalık oluşmayacak, dolayısıyla hatalar ve eksiklikler büyük oranda varlığını sürdürecek ve toplumun gelişmişlik standartlarına entegre olup, küresel ölçekte yüksek bir prestij ve geniş bir nüfuz elde etmesi hayalden öteye geçemeyecektir.
Evet, birey ve grupların eleştiriye açık olduğu toplumlar, gelişmeye daha açık; birey ve grupların eleştiriye kapalı olduğu toplumlar, gelişmeye daha kapalıdırlar. Öyleyse, her alanda gözle görülür bir ilerleme kaydedip, “gelişmiş toplum” statüsünde konumlanmayı ve küresel ölçekte saygınlığını artırıp, nüfuzunu genişletmeyi hedefleyen bir toplumun önceliklerinden biri de “eleştiriye açık olma” kültürünü kendi bünyesine ivedilikle yerleştirmek olmalıdır.
Kesin olarak bilinmesi gereken şu ki, bir topluma “eleştiriye açık olma” kültürünün tam anlamıyla yerleşmesi için iki temel değere ihtiyaç vardır: Tevazu ve özgüven.
Hiç kuşku ve tereddüt yok ki, bilinç düzeyinde ya da bilinçaltında kendini putlaştırmış ya da tabulaştırmış olup, başkalarını hor ve hakir görenler, yani tevazu erdeminden yoksun olanlar, başkalarının kendilerine yönelik iyi niyetli ve samimi eleştirileri karşısında zerrece sabır ve tahammül, zerrece olgunluk gösteremezler. Çünkü, onlar herkesten üstündür ve her şeyin en iyisini, en doğrusunu onlar bilirler.
Evet, mütevazi olmayan bireyler, kendilerine yönelik iyi niyetli ve samimi eleştirilere büyük oranda kapalıdırlar. Dolayısıyla, tevazudan yoksun bireylerin çoğunlukta olduğu toplumlar, mütevazi bireylerin çoğunluğu oluşturduğu toplumlara kıyasla gelişmeye daha az açıktırlar. Öyleyse, ideal gelişmişlik düzeyini hedefleyen ve bu yolda gerekli adımları atma azim ve kararlılığını taşıyan toplumların boş verilemez bir kaygısı da, gerekli eğitsel önlemleri eksiksiz biçimde hayata geçirerek, mütevazi bireyler yetiştirmek olmalıdır.
Şundan kesin biçimde emin olunmalıdır ki, eleştiriye açık olma kültürünü topluma yerleştirmede tevazu ne denli önemli ve gerekli ise, özgüven de o denli önemli ve gereklidir. Yeterli bir özgüvene sahip olmayan, dolayısıyla başkaları karşısında aşağılık kompleksine, yetersizlik ve güçsüzlük duygularına kapılmaktan kendini bir türlü alamayan bireylerin eleştiriye açık olmalarını, iyi niyetli ve samimi eleştirileri sabır ve tahammülle, olgunluk ve suhuletle karşılamalarını beklemek, ne akıl ve mantıkla, ne de bilimle bağdaşır. Unutulmamalıdır ki, özgüvensiz olup, kendini başkaları karşısında aşağı statüde değerlendiren ya da yetersiz ve güçsüz gören bireyler için başkalarınca eleştiriye tabi tutulmak, son derece sarsıcı ve yıpratıcı, olabildiğince yaralayıcıdır. O halde, her alanda önemli ilerlemeler kaydedip, gelişmişlik standartlarına ulaşmayı hedefleyen ve bu doğrultuda, eleştiriye açık olma kültürünü kendi bünyesine yerleştirmek isteyen bir toplum, özgüvenli bireyler yetiştirmek için mobilize olmayı asla ihmal etmemeli, bu noktada azami bir duyarlılık ve sorumluluk örneği göstermelidir.
Bilinmelidir ki, eleştiriye açık olma kültürünün topluma yerleşmesinde son derece önemli ve gerekli olan özgüven, ancak ve ancak bireylerde potansiyel biçimde var olan istidat, yetenek ve becerilerin gün yüzüne çıkarılıp geliştirilmesine olanak tanıyan, birbirinden nitelikli akademik, teknik, sanatsal ve sportif eğitim ortamlarında kazanılabilir. Gereken nitelikli eğitimden yoksun olan ve bunun doğal sonucu olarak, bireylerdeki potansiyel yetenek ve becerileri ortaya çıkarıp, geliştirmeyi başaramayan toplumların, özgüvenli bireyler yetiştirmeleri olanaksızdır. Dolayısıyla bu toplumların, gelişmiş toplum standartlarına ulaşmanın ön koşullarından biri olan “eleştiriye açık olma” kültürünü kendi bünyelerine yerleştirmeleri de mümkün değildir.
Tek cümlede özetleyecek olursak; ideal gelişmişliğe ulaşmayı hedefleyen ve bu doğrultuda eleştiriye açık olma kültürünü kendi bünyesine yerleştirmek isteyen toplumlar için, gerekli nitelikteki eğitsel önlemleri eksiksiz biçimde hayata geçirip, mütevazi ve özgüvenli bireyler yetiştirmek başlı başına bir zorunluluktur.
Selçuk AKYÜZ
(Van. Temmuz 2018)
Blogum Kategorileri
Kategoriler
- Blogum (969)
- Makalelerim (23)
- Şiirlerim (940)
- Çilenin Şiirleri (1)
- Duyuru ve Haber (1)
- Hello world (1)
Arşiv
- Şubat 2021 (4)
- Ocak 2021 (16)
- Aralık 2020 (7)
- Kasım 2020 (11)
- Ekim 2020 (12)
- Eylül 2020 (4)
- Ağustos 2020 (3)
- Temmuz 2020 (6)
- Haziran 2020 (26)
- Mayıs 2020 (31)
- Nisan 2020 (43)
- Mart 2020 (35)
- Şubat 2020 (10)
- Ocak 2020 (47)
- Aralık 2019 (69)
- Kasım 2019 (36)
- Ekim 2019 (18)
- Eylül 2019 (40)
- Ağustos 2019 (6)
- Temmuz 2019 (21)
- Haziran 2019 (17)
- Mayıs 2019 (10)
- Nisan 2019 (5)
- Mart 2019 (14)
- Şubat 2019 (17)
- Ocak 2019 (21)
- Aralık 2018 (21)
- Kasım 2018 (42)
- Ekim 2018 (102)
- Eylül 2018 (46)
- Ağustos 2018 (11)
- Temmuz 2018 (7)
- Haziran 2018 (1)
- Mayıs 2018 (2)
- Nisan 2018 (3)
- Mart 2018 (4)
- Ocak 2018 (2)
- Aralık 2017 (4)
- Kasım 2017 (5)
- Ekim 2017 (6)
- Eylül 2017 (1)
- Ağustos 2017 (6)
- Temmuz 2017 (3)
- Mayıs 2017 (2)
- Nisan 2017 (1)
- Mart 2017 (5)
- Şubat 2017 (5)
- Ocak 2017 (4)
- Aralık 2016 (1)
- Kasım 2016 (4)
- Ekim 2016 (5)
- Eylül 2016 (2)
- Ağustos 2016 (4)
- Temmuz 2016 (6)
- Haziran 2016 (9)
- Mayıs 2016 (9)
- Nisan 2016 (3)
- Mart 2016 (3)
- Şubat 2016 (4)
- Ocak 2016 (2)
- Aralık 2015 (2)
- Ekim 2015 (2)
- Eylül 2015 (1)
- Ağustos 2015 (6)
- Mayıs 2015 (2)
- Nisan 2015 (1)
- Mart 2015 (12)
- Şubat 2015 (81)
- Kasım 1998 (1)
Popüler Şiirler
- Erimeye Değer - 40.942 Okunma
- Açıldıkça Perdeler - 26.331 Okunma
- Geliyorum Ey Sevgili - 17.526 Okunma
- Kurtulsun Müslüman - 9.482 Okunma
- Web Sitemiz Yayında… - 8.139 Okunma
- İletişim - 4.255 Okunma
- Razıyım - 3.446 Okunma
- Emperyal Zulüm Karşısında Toplumsal Kolektivite Nasıl Sağlanır? - 3.177 Okunma
- Kaçış Yok - 2.910 Okunma
- Hakkımda - 2.724 Okunma